Türk Medyasında Tel Aviv'i Ele Geçirme Yayınları Niçin Artıyor

TÜRK MEDYASI TEL AVİV'İ ELE GEÇİRME YEMİNİ EDİYOR, MUHALEFETİ 'TERÖRİSTLER' DİYE ADLANDIRIYOR

İsrail’i yok etme yeminleri, “El Aksa’yı özgürleştirmek” ve Siyonist karşıtı antisemitik yorumlar Türkiye’de normal oldu.

SETH J. FRANTZMAN  

16 ARALIK, 2020 14:15

Kendi sahibi olduğu medya aşırılıkçı İsrail karşıtı söylemi dayatsa da, Türkiye son haftalarda, İsrail’le nasıl uzlaşma sağlamak istediğini ittirmek için yurt dışındaki medya bağlantıları kullanma yollarını aradı. T24 Türk medyasına göre bir yorumcu, Türkiye’nin  “48 saat içinde Tel Aviv’e girebileceğini” söyledi. Yorumcu, “Biz Araplar’a benzemeyiz” dedi, bu Arap ordularının 1948 ve 1967 yıllarında İsrail’i yenememesine yapılmış açık bir referanstı.

Türk televizyonundaki yorum anormal değildi. İsrail nefreti ve İsrail'i yok etme, Kudüs'ü işgal etme, “El Aksa'yı özgürleştirme” ve aşırı milliyetçi, anti-Siyonist veya antisemitik yorumlar yayma yemini Türkiye'de giderek normalleşti. Türkiye'de iktidar partisini eleştiren çoğu gazeteci susturuldu, ülkeyi terk etmek zorunda kaldı ya da hapse atıldı. Türkiye, AK Parti döneminde dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi olarak kabul ediliyor.

Mart 2018'de bir Türk gazetesi de Türkiye'nin İsrail'i yok etmek için İslamcı bir ordu kurması gerektiğini öne sürdü. MEMRI'ye göre 2019'da SADAT danışmanlık firmasının başında bulunan emekli Türk general Adnan Tanrıverdi de Kudüs'ü İsrail'den kurtarma ihtiyacından bahsetti. İslam dünyası Filistin'e Filistin dışından bir ordu hazırlamalıdır. İsrail, [Filistin'i] bombalarsa Tel Aviv'e de bir bomba düşeceğini bilmeli. "

Görünüşe göre bu görüşler Türkiye’nin iktidar partisinde ana akım haline geldi. İsrail, Türkiye'nin en büyük düşmanı olarak görülüyor. Türkiye, medyanın ülkeyi daha uygun bir imajla sunmasını sağlamak için Washington'da birkaç lobiciyle çalışıyor ve hatta bazı İsrail medyasını yanlış "uzlaşma" hikayeleriyle etkilemeye çalışıyor. Ancak Türkiye’nin yeni İsrail elçisi, Siyonizmin ırkçılık olduğunu söyledi ve İsrail’i milyonları yerinden etmek ve "çok sayıda katliam" yapmakla suçladı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ofisi "El Aksa’yı özgürleştirme" sözü verdi ve "Kudüs bizimdir" dedi.

Aynı zamanda, azınlıklara, gayrimüslimlere, İsrail'e, Yunanistan'a, Mısır'a, BAE'ye ve bölgedeki diğerlerine karşı artan nefret söylemi, Türkiye'deki tüm muhalif grupları da hedef alıyor. Türk televizyonundaki bir görüntü, muhalefetteki HDP partisinin logosunun normal logonun renkleri yerine mermi ve el bombalarına dönüştürüldüğünü gösterdi. Türkiye iktidar partisinin muhalefete karşı kışkırtma ve onları terörist olarak adlandırmasının bir yolu. Türkiye’nin iktidar partisi, barış ve çevre aktivistleri ve gazeteciler de dâhil olmak üzere tüm eleştirmenleri terörist olarak hapsetme eğilimindedir. "Terörizm", Ankara’nın otoriter eğilimiyle uzlaşamayınca bir suçlama olarak kullanılıyor. Ankara’nın, NATO’nun demokratik ve insan hakları değerlerinden uzaklaşmasına rağmen, geçmişte daha demokratik olup halen NATO üyesi olan Türkiye'de şimdi eleştiriye hemen hemen hiç yer yok.

Türk medyasında giderek artan aşırılıkçı yorumlar ve Ankara’nın online olarak eleştirileri hedefleyen sosyal medya aktivist ordusu gösteriyor ki Türkiye'nin İsrail ile "uzlaşması" hikayesi büyük ölçüde boş. Türkiye'deki sayısız yorumcu tarafından İsrail'i ele geçirmek için "İslamcı" bir ordunun desteklenmesi ve Ankara'nın sık sık Hamas'a ev sahipliği yapması, Türkiye'nin iktidar partisinin İsrail'i merkezi bir düşman olarak görmesi ve Kudüs’ü "özgürleştirmeyi" istemek konusunda İran rejimine benzer bir dünya görüşünü kucakladığını gösteriyor. Bu, İsrail ile yeni barış anlaşmalarını benimseyen ve bu tür aşırılık yanlısı retoriği yumuşatan bölge ülkelerinin aksine.