THE JERUSALEM POST
YONAH JEREMY BOB 23 Ekim 2020
H.R. McMaster oyunun herhangi bir çeyreğini kazanmanın değil ganimet peşinde.
Şubat 2017 ile Nisan 2018 arasında Trump yönetiminde çalışmış eski ulusal güvenlik konseyi şefi, ABD'li emekli korgeneral ve askeri tarihçi olan H.R McMaster bu hafta The Jerusalem Post'a bir röportaj vererek uzun dönemde İran, Çin, Rusya ve Filistinlilerle nasıl ilgilenilmesi gerektiği konusunda büyük resim stratejisini anlattı.
Çoğu 'stratejist' McMaster ile kıyaslandığında sonunda büyük resmi görmek için yeterince geri gitmeyen taktisyen olarak görülüyor.
İşte bu yüzden The Jerusalem Post'a İran ile ilgili konuştuğu ve yeni kitabı Battlegrounds: The Fight to Defend the Free World'de İslam Cumhuriyeti'ni yazdığı zaman 'İran'ı bir seçim yapmaya zorlamaya' ve ABD, Batı ve İsrail'e düşmanlık etmenin onları hiçbir yere götürmeyeceği konusunda 'İran'ın liderleri ile halkını ikna etmeye' ihtiyaç duyulduğundan bahsediyor.
İran ile ilgili büyük resim tartışmaları genellikle çabucak insanların Trump yönetiminin 'maksimum yaptırım' kampanyası ile nükleer anlaşmadan çekilme kararını desteklemesi ya da karşı çıkması seviyesine iniyor.
Kitabında etkileyici ifadelere yer veren McMaster bir noktada 2017'deki tartışmanın iki tarafının da İran nükleer anlaşmasında kalmak ya da ondan çekilmek konusunda çok fazla takıntılı oldukları için uzun vadeli endişelerle şekillendirilmesi gereken bu alt başlıkları ihmal etmelerinden duyduğu hayal kırıklığını dile getiriyor.
McMaster The Jerusalem Post'a anlaşmanın oldukça problemli olduğunu net bir şekilde ifade ederek 'İran'ı küresel ekonomiye katmanın rejimin davranışını değiştireceği fikrinin doğru olmadığı ortaya çıkmıştır' ifadesini kullandı. Ancak onu İran'ı 'sorumluluk almak' ya da 'dışlanmış olarak kalmak' arasında bir seçim yapmaya zorlayacak bir araç olarak gördüğünü söyledi.
Eski ulusal güvenlik şefi bu yüzden Trump'ın daha 2017'de nükleer anlaşmadan çekilmek istemesini söz konusu anlaşmanın tüm arızalarına rağmen bir fırsatın kaçırılması olduğuna inanıyor. O, anlaşmadan çekilme tehdidini bir baskı noktası olarak kullanmayı sürdürmeyi tercih ederken bunun anlaşmadan zamansız çekilmekten daha güçlü etki yaratacağını düşünüyor.
McMaster'ın İran meselesine en orijinal katkısı belki de İran halkına yönlerini Batıya çevirmeleri için yeterince ulaşılamadığı varsayımına meydan okumaya hazır olmasıdır.
Yani o bir taraftan Trump'ın 'maksimum baskı' kampanyasının muhtemelen daha akıllı bir versiyonuyla birlikte eğer 'inandırıcı bir askeri tehdit' yoksa İran ile sadece angaje olmanın bile bir sonuca götüreceğine inananları yeriyor.
Diğer taraftan da düzenli bir mesaj stratejisinin yeterince zaman verilirse İranlıları teokratların kontrolü henüz 'tartışmasız bir şekilde ele almadığı' 1979 yılına geri götüreceğine inanmaktadır.
'Orada bir rekabet var. 1979 devriminden sonra bir iç savaş yaşandı' şeklinde konuşan McMaster sözlerinin devamında halk içinde şahın devrilmesine yardım eden ancak daha Batı yanlısı olan insanlar karşısında 'maalesef İslami devrimciler savaşı kazanıp iktidarlarını pekiştirdi' ifadelerini kullandı.
Tahran'a inadırıcı bir askeri tehditte bulunmak için atılacak sağlam adımların ne olduğu sorulduğunda ise McMaster 'Bizim halihazırda bölgede inanılmaz bir askeri gücümüz var. ABD'nin var ve kesinlikle İsrail'in de var. ABD gücünü ve İran kuvvetleri ile rejimine bedel ödetmeye istekli olduğunu göstermeli' cevabını verdi.
JINSA'nın İran'ın nükleer programı gibi hedeflere beklenmedik saldırıların ilan edilmesi önerilerini onaylamak için McMaster'ın şansı olmamıştı. Ancak Ocak ayında İslam Devrimi Muhafızları Kudüs Komutanı Kasım Süleymani'nin öldürülmesini, İran'ın Irak ve başka yerlerdeki vekillerinin ABD üslerine saldırısına cevaben ABD'nin 'iade adresini bilerek' gönderdiği doğru mesaj türüne örnek olarak verdi.
İran'ın ABD, Batı ve İsrail'e yönelik tavrını değiştirmeye ikna etmek için uzun vadeli bir stratejinin çok uzun zaman alacağı ve bu dönemde İran'ın bir nükleer silaha sahip olabileceği konusundaki fikirleri sorulunca örtülü bir tehditte bulunan McMaster 'Bunun onların çıkarlarına olacağını düşünmüyorum.' şeklinde cevap verdi.
O aynı zamanda 'rejime güvenmenin hata olduğunu düşünüyorum' şeklinde konuştu. Toplu baskıya karşı hayatta kalmak için Batı'nın ayetullahlardan daha dayanıklı olduğu mesajının iletilmesi ile ilerleme kaydedilebileceğini söyledi.
Çin ve Rusya gibi ekonomik güç merkezleri, İran ekonomisini ABD'nin yaptırımlarına rağmen suyun üstünde tutmaya yeminli iken böyle bir kampanyanın nasıl işe yarayacağı sorulduğunda ise İran'a 'ayetullahların boyun eğeceği bedeller ödetmenin mümkün olduğu' cevabını verdi.
McMaster eğer özellikle AB, Japonya ve özgür dünyanın aralarında Trump yönetiminin İran'a yaptığı baskıya açıkça ya da pasif olarak karşı çıkan diğer ülkelerini aynı trene bindirmek için akıllı bir çalışma yapılırsa bunun işe yarayacağı ifadeleriyle sözlerine devam etti.
McMaster ayrıca İran halkına ekonomik sorunlarının çoğunun küresel yaptırımlardan değil de rejimin dış ülkelerdeki maceracılığı ile yolsuzluklarından kaynaklandığını kabul ettirmenin önemli olduğunu belirtti.
McMaster ulusal güvenlik konseyi şefi olduğu dönemde İsrail ile karşılıklı etkileşimi hakkında konuşurken onun döneminde ABD – İsrail işbirliğinin yeni zirvelere ulaştığını söyledi.
Onun İsrail ile Filistin arasında gerçekleşecek barış için ortaya koyduğu formüle göre Hamas'ın Gazze'deki yönetimi sona ermesi ve ABD'nin tarafsız ve dürüst bir arabulucu rolüne geri dönmesiyle birlikte hem İsrail'in hem de Filistin yönetiminin büyük bir esneklik göstermesi gerekiyor.
Kendisine bunun yakın zamanda gerçekleşmesi zor bir görev olduğu söylendiğinde McMaster 'Hayır, ben önemli bir ilerleme beklemiyorum. Bunu söyleyerek risk almayacağım. Yakın zamanda gerçekleşecek kalıcı bir barış yok.' şeklinde cevap verdi.
McMaster diğer taraftan 'Olumlu gelişmeler de var. Dıştan içe yaklaşımı işe yarıyor.' şeklinde konuştu. Körfez Arap ülkelerinin İsrail'in bir güvenlik problemi olmadığını ve İsrail ile çalışmanın onların ekonomi ve güvenlikleri açısından faydalı olduğunu' kabul etmesinin 'Abraham Mutabakatı'nın yolunu açtığını ve bunu kutlamaya değer olduğunu ifade etti.
Sözlerinin devamında 'Abraham mutabakatı ile Trump yönetiminin çok eleştirilen barış önerisi bir araya geldiğinde Filistin halkının süregelen mülteci statüsünün de zaman içinde sona ermesini umduğunu söyledi. Planın bazı değişiklikler gerektirse de müzakerelere gidişi kısmen hızlandıracağı iddiasında bulundu.
McMaster ayrıca İsrail'in mevcut yönetimine barış çabalarından dolayı yeterince güvenilmediğini ekledi. İsrail'in Filistinliler ile ilgili bazı konularda daha fazla esneklik göstermesi gerekmesine rağmen Filistin Yönetimi ile ilgili konularda ve Hamas idaresinin sona ermesi konularında önemli değişikliklere ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Söz Çin'e geldiğinde McMaster, Komunist partinin koronavirüs salgını ile ilgili gerçekleri bencil ve umursamaz bir şekilde gizlediğini söyledi. 'Bakmanız gereken tek şey insanları uyarmaya çalışan doktorların cezalandırılması... raporların üstünün örtülmesi... DSÖ'nün uyarılarının ertelenerek güveninin sarsılmasıdır. Çin pandemi döneminde daha agresif bir şekilde Hong Kong'daki özgürlük taleplerini bastırmakta ve Sincan'daki kültürel soykırımı genişletmektedir.' sözlerini kullandı.
Sözlerinin devamında 'Çin dışarıda da ilaç şirketlerine karşı büyük siber saldırılar gerçekleştirmiş, Hindistan askerlerine vahşice saldırıp onları öldürmüş, Güney Çin Denizinde gemileri hedef almış ... ve Tayvan ile Japonya'yı tehdit etmiştir.' şeklinde konuştu.
McMaster bu tehdidin üzerine gitmek için 'yüksek dereceli bir ekonomik işbirliği gerektiğini' söyledi. 'Eğer ABD, AB, Japonya ve Birleşik Krallık birlikte çalışırsa Çin ile etkin bir şekilde rekabet edebilirler. Bu, rekabetçi bir yaklaşım olmalı.' sözlerini kullandı.
ABD'li eski güvenlik şefi, Çin'in kuralına göre oynamayacağını söylerken 'uluslararası düzeni alt üst ettiğine, otoriter modeli ihraç ettiğine ... ve muhtemel saldırgan eylemler için Halk Kurtuluş Ordusu'nu güçlendirdiğine' dikkat çekti.
Öte yandan ABD, kendi müttefikleri arasında 5G telekomunikasyon pazarındaki Çin hakimiyetini sınırlandırmaya çalışırken bazılarının yaptığı anlaşmaya bağlı kalmak istemesi ve bazılarının da Pekin'in misillemesinden korkması sebebiyle farklı sonuçlar alınmıştı.
McMaster buna cevap verirken 'Şimdi her şey değişiyor. Çin Komunist Partisi aleyhine değişiyor. Bu kaçınılmaz... İnsanların sadece davranışlarını değil düşüncelerini de denetlemeyi etkileyecek şekilde verilerin silah hale getirilmesine... partiyi eleştirenlere karşı sosyal medyanın silah hale getirilmesine tanıklık ediyoruz.' ifadelerini kullandı.
Sözlerinin devamında ise 'Rekabetçi bir duruş anlamında bu sorunun etrafından hızlıca dolaşılabilir.' dedi.
Dünya üzerindeki Çin nüfuzu karşısında avantaj kaybetmek konusunda McMaster ABD'nin oyun sahasını terk etmesi bir yana gerçek anlamda sahada hiç olmadığını, iç sorunlar ve Çin ile ilgili yetersiz stratejik anlayışlarla çaba tüketmekte olduğunu söyledi.
Sözlerinin devamında ABD'nin 'Başkan Xi'yi ve partisini kendi ya da başka devletlerin vatandaşlarının zararına hayallerinin peşinden koşmadan bu hayallerden usanacağı konusunda ikna etmek için rekabeti' kullanması gerektiğini söyledi.
'Bunun ABD ile Çin Komunist Partisi'nin sorunu olmadığını anlamak önemlidir. Bu özgür dünya ile Komunist Parti problemidir.' ifadesini kullandı.
Konu Rusya'nın meydan okumalarına gelince McMaster 'Kremlin ile destekleyicilerini karar verme süreçlerinde hesapladıklarından daha yüksek bedellerle yüzleştirmenin gerçekten önemli olduğunu' söyledi.
Putin'in taktik tahtasında ABD'ye doğrudan meydan okumanın değil herkesi alaşağı edip ayakta kalan tek kişi olarak bilinmenin yazdığını ekledi.
McMaster Rusya'nın 'demokratik toplumlardaki zayıflık algısından yararlanmakta ve bölünmeleri kullanmakta... bir toplum olarak kendimize duyduğumuz güveni zayıflatmakta' olduğunu söyledi.
Sözlerinin devamında 'Kremlin başardığına inanıyor. Rus ekonomisi durağanlaşması, COVID-19 ile mücadelenin yetersiz kalması ve ülkenin bilhassa doğusundaki protestolarla birlikte Putin'in durumu daha fazla tehdit altına ve sallantıya girdikçe daha da agresifleşti.' ifadesini kullandı.
Eski korgeneral Putin'in 2020'de olmasını istediği herşeyin tersinin gerçekleştiğini söyledi.
Rusya'nın Batıyı istikrarsızlaştırma kampanyası ile Suriye'ye müdahalesini büyk sorunlar olarak tanımlayan McMaster, Batının Rusya'nın planlarını uygulamasına göz yummaması gerektiğini kaydetti.
Rusya'nın hareketlerini değiştirmek için ABD, AB, Japonya ve diğerlerinin Putin'in yakın çevresine ortak yaptırımlar uygulaması tavsiyesinde bulundu.
McMaster, 'Kremlin'in bir parya devlet gibi davranmasına rağmen İsrail'in Rus şirketleriyle ilişkilerinin derinleşmesine anlam veremediğini' söyledi. Rusya'nın bölgede İran'ın kilit konumdaki destekçilerinden birisi olduğunu belirtti. İsrail sınırında İran'ın vekillerinden birisine yardım ettiğini; Hizbullah'ı güçlendirdiğini ifade etti.
McMaster, İsrail'in istikrarlı bir Suriye ve İranlı milislere hava operasyonları izni için Rusya'ya ihtiyacı olduğu argümanına rağmen İsrail'in Rusya'ya bedel ödetmesi ve Moskova'nın İsrail ve başkaları için Suriye'yi istikrarlı hale getirdiği iddialarına inanmaması gerektiğini söyledi.
'Bu açıkça yalan. Esad, İranlılara daha çok güveniyor. Ruslar itfaiyeci kılığına girmiş kundakçı gibiler. Putin'in yaptıkları yanına kar kalmamalı.' dedi.
ABD'nin IŞİD'i bitirip Suriye'yi istikrara kavuşturmak için yeterince askeri güç kullanmayacağını netleştirmesinin ardından Rusya'nın ancak devreye girdiğinde ısrar eden McMaster 'Rusya cihatçı teröristlerle savaş hakkında yalan söylüyor. Rusya, iç savaşı terörle mücadele gibi göstermek için cihatçı teröristleri hapishaneden salan Esad rejimi ile aynı ligde.' ifadesine yer verdi.
'Halep saldırısını ele alalım: Rusya bunu bir terörle mücadele operasyonu gibi gösterdi. Masum sivillerin katledildiği bir saldırıydı. Rusya'nın ne dediğinden çok ne yaptığına bakın.' şeklinde konuştu.
McMaster'a göre 'Rusya, İran'ın yolunu açmakla cihatçı terör örgütleri sorununu gerçekten kalıcı hale getiriyor zira İran korkusu bu cihatçı teröristlerin kendilerini Sünni Arap toplumlarının koruyucusu olarak takdim ediyor. Esad ve İran'ın vekil ordusuna duyulan korku cihatçılar sorununu kalıcı hale getiriyor.'



