TÜRKİYE NİHAYET EYLEMLERİNİN SONUÇLARIYLA YÜZLEŞECEK
Amerikalı üst düzey yetkililer basın mensuplarıyla bu hafta gerçekleştirdikleri bir toplantıda, Ankara’nın S-400’lerin alımı ve kararından dönmemesinin ABD’ye başka bir seçenek bırakmadığını söylediler.
JPOST EDITORIAL Jerusalem Post Başyazı
17 Aralık, 2020
Türkiye’nin yönetiminin bölgeyi tehdit ettiği, bir yandan İran ve Rusya ile çalışırken ülkeleri işgal ettiği, etnik gruplara saldırdığı yıllardan sonra, Amerika nihayet Rusya’nın S-400 hava savunma sistemi üzerinden Ankara’ya yaptırım şamarını attı. Yaptırımlar ABD’nin Türkiye’nin bu sistemleri almaması veya kullanmaması konusunda her yolu denemekle uğraştığı yılların ardından geldi.
Amerikalı üst düzey yetkililer basın mensuplarıyla bu hafta gerçekleştirdikleri bir toplantıda, Ankara’nın S-400’lerin alımı ve kararından dönmemesinin ABD’ye başka bir seçenek bırakmadığını söylediler.
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo: “ABD Türkiye’ye en üst düzeyden ve çeşitli vesilelerle S-400 sistemini almasının, Amerika’nın askeri teknolojisini ve personelini tehlikeye atacağını, Rusya’nın savunma sektörüne önemli gelir sağlayacağını açıkladı” dedi.
Türkiye’nin Batı’daki müttefiklerinden bağlarını koparması, kadınların, azınlıkların ve muhaliflerin totaliteryanizmin botları altında ezildiği bir devlete dönüşmesi uzun bir süreç aldı. Recep Tayyip Erdoğan rejimi ülkeyi neredeyse 20 yıldır yönetti. Bir zamanlar İsrail’in ve ABD’nin müttefiki olan Türkiye’yi kökten bir şekilde Hamas’ı ağırlayan, Suriyeli paralı askerleri ve dini aşırılıkçıları asker yapan bir ülkeye dönüştürdü. Türkiye 2000’lerin başında kanunların ve özgürlüklerin ülkesi olma, Batı’daki ülkeler gibi olma şansına sahipti. Bunun için gücünden feragat etmesine gerek yoktu, İsrail basın özgürlüğünü, azınlık haklarını korurken ve cinsel eğilimlere ters düşerken bölgenin karmaşıklıklarıyla da mücadele etmek zorundaydı. Bununla beraber, biz İsrail’de hakların dengesi modeli ve güvenlik ihtiyacına sahibiz. Eleştirel bir basına sahibiz ve eşcinsel onur yürüyüşlerimiz var. Türkiye’de bir zamanlar sahip oldukları hakların her bir parçası dağıldı. Ülke dünyada gazetecileri en fazla hapse koyan ülke. Muhalifler kaçmaya ya da saklanmaya zorlanıyor, muhalif parti ise hapiste. İnsanlar sadece Erdoğan’ı eleştiren tweetler attıkları için hapse atılıyor.
Amerikan yaptırımları bu insan hakları sorunlarıyla ilgili değil. Ancak tarih bize öğretiyor ki azınlıkları baskılamakla başlayan ülkeler, Kürtlerin Türkiye’de bastırılması gibi, askeri savaşlar başlatmakla sonlanıyor. Türkiye’nin trendi 1930’ların faşist devletlerine benziyor. Muhalifleri, azınlıkları ve kadınları ezmekle başladı. Suriye’deki Afrin’i işgal etmek ve etnik olarak temizlemekle, Ermenilere karşı bir savaşı teşvikle ve bölgeye aşırılıkçıları ihraç etmekle sonlandı. Türkiye aynı zamanda İsrail karşıtı görüşleri, Kudüs’ü özgürleştirme yeminleri ve Hamas bir hükmetmiş gibi Hamas teröristlerini ağırlayarak alevlendiriyor. Hamas İran’dan olduğundan çok daha resmiyetle ağırlanıyor. İran gibi Türkiye de katil terörist grupları destekliyor.
Türkiye Rusya’nın S-400’ünü almakla ABD kongresinin öfke ve yaptırımlarına uğradı. Türkiye bir NATO üyesi olmalı, Rusya ile çalışmamalı. Ne var ki son yıllarda Erdoğan Rusya’nın lideri ve İran devlet başkanıyla gülümserken görülüyor. Bu arada Ankara, aktivist Hevrin Khalaf gibi masum insanlara saldırarak Amerika’yı ve Amerikan destekli Suriye’deki Suriye demokratik güçlerini tehdit etti. Yolun her adımında, S-400 Türkiye’nin Amerikan karşıtı otoriter bir ülke olma eğiliminin bir sembolü. İsrail’in Körfez’deki yeni arkadaşlarına da muhalefet ediyor.
Amerikan yaptırımları Türkiye’nin bölgedeki istikrarsızlaştırma rolü hakkında konuşmak için memnuniyet verici bir fırsat. Türkiye, Suriye’deki aşırılıkçıları ateşledi, Suriyelileri Kürtlerle ve Ermenilerle ve Libya’da savaşmak için asker yaparak Esad rejimine karşı savaşı baltaladı. Türkiye Yunanistan ve Kıbrıs’taki müttefiklerimizi tehdit etti. Hatta geçtiğimiz yıl bir İsrail gemisini taciz etti.
IDF ve MOSSAD bunun büyüyen bir meydan okuma olduğunu değerlendirdi. Türkiye yakın bir zamanda İsrail’e yeni bir elçi atadı ki bu kişi İsrail karşıtı bir aşırılıkçı, bizi soykırımlarla ve insanları yerinden etmekle suçluyor.
Türkiye’nin yeni elçisi aynaya bakmalı, Suriye’de 300,000 Kürd'ü yerinden eden onun ülkesidir ve Afrin ve Serekaniye gibi yerlerde zayıf masum kadınların üstüne terör yağdırdı. Ermenileri ise evlerinden çıkmaya zorladı.
İsrail ise bir çeşitlilik ve hoşgörü devi iken Türkiye bir mahkumlar ülkesidir. ABD yaptırımları arttırmalı ve Türkiye değişene kadar Türkiye’yi yalnızlaştırmalıdır.


